Tüp bebek nedir, nasıl yapılır?
Tüp bebek, kadının yumurtası ile erkeğin sperminin laboratuvar ortamında birleştirilerek ana rahmine yerleştirilmesi şeklindeki infertilite tedavisi yöntemidir.
Kimler tüp bebek tedavisi için en kuvvetli adaydır?
- Fallop tüpleri tıkalı olanlar ya da olmayanlar (ameliyatla alınmış olabilir)
- Şiddetli erkek faktör infertilitesi (sperm sayıları ya da sperm hareketliliği düşük olanlar)
- Endometriyozisi olup diğer yöntemlerle tedavi başarısız olanlar
- Seyrek yumurtlaması olan hastalardan diğer yöntemlerle tedavi başarısız olanlar
- Açıklanamayan infertilite, diğer tedavi başarısız olanlar
- Ovaryen yetmezlik, bu durumlarda tüp bebek tedavisi için donör yumurtası gerekecektir
Tüp bebek tedavisi nasıl yapılır?
Tüp bebek, birkaç hafta ile bir buçuk ay arasında değişebilen, birbirini izleyen birçok basamaktan oluşan bir tedavi yöntemidir:
- Gerekli tetkiklerin tamamlanmasının ardından, tüp bebek uygulanacak çiftin eğitimi, risklerin ve yararların ve evde uygulanacak enjeksiyonların öğretilmesi
- Kadın eşin yumurtalıklarının çok sayıda yumurta üretmek üzere üzere uyarılması
- Kadın eşten yumurtalıklardan yumurtaların toplanması ve erkek eşten sperm örneği alınması
- Yumurtaların spermle döllenmesi ve embriyoların laboratuvar ortamında büyütülmesi
- Bir ya da daha fazla embryonun rahim içine transferi
Genelde çiftlerin çocuk sahibi olmasından önce birden fazla IVF (tüp bebek) siklusu uygulanması gerekir. Bazense çok sayıda uygulama yapılmasına rağmen gebelik oluşamayabilir.
Şimdi kısaca bu basamaklardan bahsedelim:
Ovaryen stimülasyon: Tüp bebek yönteminin ilk basamağı yumurtalık içinde gelişen yumurtaların (foliküllerin) sayısını artırmak için fertilite ilaçlarının kullanımını ve ovülasyon anının kontrol edilmesini içerir. Stimülasyon (uyarı) rejiminde kullanılan ilaçlar hastanın bireysel özelliklerine ve hekimin tercihine göre değiklik gösterir. Örnek bir rejim şu şekilde uygulanabilir:
- Önce kadına kendi doğal yumurtlamasını baskılaması için tüp bebek tedavisine başlamadan önce doğum kontrol hapı verilebilir. Böylelikle kadının kendi vücudu doğal hormonlarını salgılamaz.
- Ardından, bazen, kadın kendi vücudunun ovülasyonu stimüle edecek ya da erken ovülasyona izin verecek hormon salgılamasını önlemek için kendi kendine bir ilaç enjeksiyonu yapmaya başlar (GnRH agonisti).
- Birçok programda adetin ilk ya da ikinci günü ultrason ve kan testi yapılır. Adetin ilk günü, menstrüel siklusun (adet siklusunun) ilk günü olarak kabul edilir.
- Üç –beşinci günler arasında yumurtalıklarınızın değerlendirilmesi ve hormon seviyelerinizin ölçülmesi için ultrasona gelmeniz beklenir. Bu testler normalse, yumurta foliküllerinizin gelişmesi için kendi kendinize FSH enjeksiyonu yapmaya başlayacağınız tarih belirlenir. Olguların çoğunda, günde bir kez cilt altına FSH enjeksiyonu yapılır.
- Birkaç gün enjeksiyon yaptıktan sonra, folikül büyümesinin değerlendirilmesi için ultrasona ve hormon seviyelerinizin ölçülmesi için kan testine çağırılırsınız. Bu testlerin sonuçlarına göre, kullandığınız FSH dozu artırılabilir ya da azaltılabilir. Kan testi ve ultrason, siklus boyunca birkaç kez tekrarlanabilir.
- Bazı olgularda, GnRH agonisti yerine GnRH antagonisti adı verilen bir ilaç grubu kullanılabilir. Bu durumda, FSH ile stimülasyona doğum kontrol hapını bıraktıktan hemen sonra başlanır ve foliküller yaklaşık 14 mm büyüklüğe ulaştıktan sonra antagonist eklenir. Bu ilaç erken ovülasyonu önler.
- Stimülasyonun hedefi büyüklüğü 15 – 18 mm olan en az iki folikül elde etmektir. Kan testi ve ultrason ölçümleri foliküllerin “hazır” olduğunu gösterdiğinde, ovülasyonu tetiklemek için hCG iğnenizi olmanız söylenir (yumurta çatlatma iğnesi). Bu iğne genellikle gece belirli bir saatte uygulanır, yumurtalarınız 36 saat sonra toplanmaya hazır olacaktır.
FSH enjeksiyonları doğrudan yan etki yapmazlar, ancak yumurtalıklarınız tedavi esnasında çok büyüdüğünden, anormal şişkinlik ve rahatsızlık hissi yapabilir, ileri vakalarda bulantı kusma oluşabilir.
Ovaryen hiperstimülasyon sendromu (OHSS) yumurtalıkların aşırı büyümesine bağlı ortaya çıkan bir durumdur. Şiddetli karın ağrısı, kusma, tedavi edilmezde bacak ya da akciğerlerde kan pıhtıları ve sıvı dengesizlikleri oluşabilir. Tüp bebek uygulanan kadınların %2-6’sında hafif seviyede OHSS görülür. Şiddetli OHSS riski yaklaşık olarak %1’dir. OHSS riski, kan östrojen seviyesi çok yükseldiğinde ya da ultrasonda çok fazla folikül görüldüğünde o siklusun atlanmasıyla azaltılabilir. Siklus hCG verilmeden önce ya da yumurta toplandıktan sonra durdurulabilir (bu durumda yumurtalar genelde döllendikten sonra dondurulurak bir sonraki siklus için saklanır).
Yumurta toplama: hCG enjeksiyonundan yaklaşık 32 – 36 saat sonra, yumurta toplama işlemi gerçekleştirilir. Vaginadan, ultrason kılavuzluğunda bir probla girilerek her bir folikülün içindeki yumurtalar toplanır. Bu işlem genelde var olan yumurta sayısına göre yaklaşık olarak 15 – 30 dakika sürmektedir ve hasta uyutularak yapılmaktadır. İşlem sonrası hafif pelvik ağrı, lekelenme tarzı kanamaolabilir. İşlem sonrasında birkaç saat istirahat ettikten sonra evinize gidebilirsiniz.
Döllenme: Yumurtalar toplandıktan sonra, laboratuvarda spermlerle bir araya konarak döllenmeleri beklenir. Genelde yumurtaların yaklaşık yarısı döllenir. Şiddetli erkek infertilitesi durumunda, döllenme intrasitopilazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) adı verilen yöntemle yapılır; bunda sperm doğrudan yumurtaya enjekte edilerek döllenme yapay olarak oluşturulur. ICSI ile döllenme oranı %50 – 70 arasında değişir.
Embriyo transferi: Yumurta toplamadan yaklaşık 2 – 5 gün sonra, döllenmiş olan bir ya da daha fazla yumurta (artık embriyo adını almaktadır) rahim ağzından (serviks) geçirilen ince, esnek bir kateterle annenin rahminin içine bir kateter aracılığıyla yerleştirilir. Bu işlem için anestezi kullanılmaz. İşlem ağrısızdır, hafif kramp olabilir.
Embriyo transferi sonrasında sıklıkla birkaç gün evde istirahat etmeniz önerilir. Bilimsel çalışmalar yatak istirahatinin başarı oranını etkilemediğini göstermişse de, kadınların birçoğu hemen gündelik işlerini dönmektense istirahat ettiklerinde kendilerini daha iyi hisseder.
Hekiminiz, embriyonun rahim içerisine yerleşme oranının artması için progesteron ilacı verecektir. Bu ilaca ya yumurta toplama günü ya da embriyo transferi gününde başlanabilir. Progesteron vaginal jel ya da fitil ya da kas içi enjeksiyon yoluyla uygulanabilir.
Tüp bebek uygulaması sonrasınde gebelik testi ne zaman yapılmalı?
Embriyo transferinden yaklaşık iki hafta sonra, kanda beta hCG testi yapılır. Kanda beta hCG değeri <5 IU/L ise hasta gebe değildir. İlk beta hCG değeri <10 IU/L ise, test değerlerin yükseldiğinin gösterilmesi için 48 saat (iki gün) sonra tekrarlanır. Embriyo transferi sonrasındaki 21 gün boyunca her 48 saatte bir değer iki katına çıkmalıdır. İkinci ölçümde eğer hCG seviyesi yükselmiyor ya da düşüyorsa, gebeliğin canlı / sağlıklı bir gebelik olmadığı sonucuna varılabilir.
hCG seviyeleri beklendiği gibi yükselirse, transferden üç ya da dört hafta sonra ultrason yapılır. Bu dönemde sıklıkla gebelik kesesi, embriyoyu içeren sıvıyla dolu bir kesecik şeklinde görülebilir. Fetusun kalp atımları ortalama olarak 6 – 6,5 haftalık olduğunda (transferden 4 – 4,5 hafta sonra) ultrasonla görülebilir.
Tüp bebek tedavisi başarıyla sonuçlanmazsa: IVF sikluslarının yaklaşık %27’si canlı bir doğumla sonuçlanmaktadır ve kümülatif başarı şansı birden fazla siklus uygulandığında artmaktadır. Ancak başarı şansı birçok faktöre bağlıdır; bunlar arasında kadını yaşı, infertilite nedeni ve tedavi yaklaşımı da vardır.
İnfertilite tedavisinin başarısı ya da başarısızlığı kadar, hasta üzerindeki psikolojik etkileri de önemlidir. Özellikle de uzun süren tedavilerde, tedavi maliyetlerini kişiler kendileri karşıladığında ve altta yatan başka problemler olduğunda (mesleki, ailevi, vs) bu olumsuz psikolojik etkiler daha fazla olmaktadır.