Bebeğinizi Beklerken Sizi Neler Bekler, Heidi E. Murkoff

Sizler için okuyan ve yazan : Dr. Elif Sarı

Daha Fazla Kitap Önerisi için Blog Sayfası http://onumarkamkitap.blogspot.com.tr/

 

Tüm dünyada yüz binlerce kadına ulaşmış şahane bir baş ucu kitabı bu.

”Gebe misiniz?” başlıklı ilk bölümden ”Bir sonraki bebeğe hazırlanma” adını taşıyan son bölüme kadar tam 380 sayfa var ve bebek bekleyen / yeni bebek sahibi olmuş bir ana-babanın aklına gelebilecek her soruya titizlikle cevap verilmiş.

Soruların bazıları şöyle:

” Eşim 50’nin üzerinde. İlerlemiş baba yaşı bebek için risk mi?”

” Zaman zaman idrar kaçırmaya başladım. Bir sorun mu var?”

” Bebek öğleden sonra hiç tekmelemedi. Alarma geçmeli miyim?”

” Hastaneye gidip bebeğimi yabancı bir çevrede doğurmak beni rahatsız ediyor. ”

” Herkesin ortasında suyumun gelmesinden korkuyorum.”

” Vajinamın yırtılmasından ve gevşemesinden çok kotkuyorum. Yine eskisi gibi olabilecek miyim? ”

” Yurtdışında kızamıkçığa maruz kaldım. Düşük yapmama yol açar mı? ”

” Kedilerim var. Toksoplazmozise yakalandığımı nasıl anlayabilirim? ”

” Kreşe giden çocuğum su çiçeği ile temas etti. Hastalanırsa karnımdaki bebek bundan zarar görür mü?”

 

Sorulardan anlaşılacağı üzere , bir gebenin karşılaşabileceği hemen hemen her durum irdelenmiş. Asıl güzel olan, soruların cevaplarının çok net ve açık olması. Zaten yazarlarımız sağlık personeli değil. (Tıbbi danışmanları Prof. Dr. Richard Aubry) . Kendi hamilelik süreçlerini o kadar çok soru ve kaygıyla geçirmişler ki sonunda bu kitabı yazmaya karar vermişler. Annelerin de sıradan insanlar olduğunu; yorgunluktan, uykusuzluktan ve kaygılardan kendilerini uzak tutan sihirli güçleri olmadığını vurgulayan cevaplarını çok beğendim.

” Anneliğe bağlı bitkinlik sendromu sık görülür ve şikayetler hiç azalmayan yorgunluk, hemen hemen tama yakın enerji kaybıdır. Bu durum şaşırtıcı değildir. Anne olmak kadar bedenen ve ruhen yüklü başka bir iş yoktur. Diğer işler gibi yük ve baskı 8 saatle sınırlı değildir. Öğle yemeği ya da kahve molası yoktur. ” s.357

 

Babaları işin içine katmış, onların eşleriyle ve bebekleriyle ilgili kaygılarından, dışlanmış olma hislerine, cinsellik algılarının değişmesine kadar hepimizin bir şekilde yaşadığı süreçleri gün ışığına çıkarmış.

Doğum kısmında romantik bir tablo çizmemiş. Doğumun son derece zor anlar içerdiğini olanca açıklığıyla anlatmış. Sezaryen doğumdan gerektiği kadar, ayrıntıya girmeden, kolaylıklarına veya zorluklarına çok vurgu yapmadan bahsetmiş.

Doğum sonrası için her lohusanın bildiği şeyleri güzelce sıralamış:

”İyi görünürseniz iyi hissedersiniz. Birkaç gün aynı elbise ile ve saçlarınız dağınık dolaşırsanız bu herkesi depresyona sokar. Eşiniz sabah evden çıkmadan önce bir duş alın (Bunun için bir daha şansınız olmayabilir), saçlarınızı tarayın, alışkanlığınız varsa makyajınızı yapın. ”

” Evden dışarı çıkın. Bebekle yürüyüşe çıkın, bırakabilecek biri varsa bebeksiz çıkın. ”

” Alabileceğiniz tüm yardımı alın. ”

” Neşeli hissetmiyorsanız bu duygusal çöküntü içinde olduğunuz anlamına gelmez. ”

Kadın doğum uzmanlarının sürekli meşgul olduğunu, bazı sorularımızın onlar için çok saçma ya da komik olduğunu var sayarak soramadığımızı, annelerimize veya kadın arkadaşlara danıştığımızda aldığımız çelişkili cevapları düşünürsek yazarlar kocaman bir teşekkürü hak etmiş.

Teşekkürler Heidi, Arlene ve Sandee!

Sizler için okuyan ve yazan : Dr. Elif Sarı
Daha Fazla Kitap Önerisi için Blog Sayfası http://onumarkamkitap.blogspot.com.tr/

 

author avatar
Aybala
1976 yılında Üsküdar’da Zeynep Kamil Hastanesi’nde normal yolla doğmuş ve güzel adım Zeynep’i oradan alarak hayata başlamışım.. Orman mühendisi olan babamın mesleği nedeniyle çekirdek ailem- annem, babam, iki kız kardeşim ve köpeğimle beraber çeşitli şehirlerde büyüdük.. Bunlardan Adana’da uzunca bir süre takılıp liseyi (Adana Anadolu Lisesi – 1993) ve üniversiteyi (Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi – 1999) burada bitirdim. Tek başıma gittiğim bir İç Anadolu kasabasında (Aksaray İli Gülağaç İlçesi – 1999) ve sonra il merkezinde (Aksaray İli Merkez 2 No.’lu Nöbetçi Sağlık Ocağı – 2000) bir süre pratisyen hekimlik yaptım. Tebabet sanatına dair birçok şeyi burada pratisyenlik yaparken öğrendim diyebilirim. Ardından, eşimle beraber hayatımızı kurmak üzere İstanbul’a taşınıp (2001) herşeye sıfırdan başladık.. O bir bankaya, ben Tıbbi Danışman olarak bir medikal ajansa (2001 – 2004)… Günlerden bir gün, yıllardır beklediğim, hayalini kurduğum ihtisas yapma fikrinin ve kadın doğum uzmanı olarak yeni canların hayata gelmesine aracı olmamın artık vaktinin geldiğini farkedip, istifa ettim ve TUS’a (Tıpta Uzmanlık Sınavı) girerek Kadın Doğum İhtisası’na başladım (Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2004). Asistanlık sürecime neler sığdırmadım ki; kimi üzüntüler, kimi sevinçler, iki de mucize (Damla – 2007, Tuna – 2009)… Derken, ihtisas bitti ve güzel Gaziantep günleri başladı. Benim uzak, yalnız, güzel memleketim.. Her gününü gülümseyerek, seve seve, keyifle hatırladığım mecburi hizmet günlerim, Gaziantep Şehitkamil Devlet Hastanesi (2010 – 2012).. Uzmanlık hayatımın başlangıcı, sıfırdan bir kliniğin kuruluşunun her aşamasında görev alışım, laparoskopi ateşinin içime düşüşü hep Antep’te.. Laparoskopi eğitimi almaya karar verince, Çukurova Üniversitesi’nden sayın hocam Prof Dr Mehmet Ali Vardar bana kapılarını açtı, bir aylığına tekrar okuluma döndüm, laparaskopinin ABC’sini öğrendim (2011). Ardından Fransa, Strasbourg, IRCAD / EITS.. Avrupa’da jinekolojik laparaskopi eğitiminin piri, Prof Dr Arnaud Wattiez’in kliniği (2012).. Ayrıca, Belçika’nın Leuven şehrindeki, IRCAD’a bağlı olarak eğitsel faaliyetlerini sürdüren the European Academy of Gynecological Surgery’de yine Prof Wattiez’in yönetimindeki “A-to-Z Laparoscopic Suturing Course’u da tamamladım (4-6 Kasım 2013). Laparaskopik vakaları yapıp hastaların yaşam kalitesini nasıl artırdığını, nasıl daha fazla yararlı olduğumu gördükçe, mutluluğum kat be kat artıyor.. Yeditepe Üniversitesi Perinatoloji Bölüm Başkanı olup, aynı zamanda Türk Perinatoloji Derneği’nin yönetim kurulunda yer alan ve ülkemizde perinatoloji camiasının önde gelen isimlerinden biri olan Sn. Doç Dr Oluş Api’nin nezaretinde aldığım perinatoloji (riskli gebelik) eğitimimin de altını çizmeliyim (2012).. Aynı zamanda tez danışmanım olan Sayın Oluş Api’yi her zaman minnetle anıyorum. Zaman geçip Antep dar gelmeye başlayınca, yıllardır kafamızı kurcalayan Bodrum’a taşınma defterlerini yeniden açtık. “Bodrum’da Acıbadem var da ben mi gitmiyorum” dediğimi unutmayan bir arkadaşım sayesinde yeni açılan Acıbadem Hastanesi’yle yollarımız kesişti… Sonra aldık valizlerimizi, bebeklerimizi, çiçeklerimizi, kitaplarımızı, eşyalarımızı, Antep’te bırakıp kalbimizin bir kısmını, düştük Bodrum yollarına (2012).. İşte şimdi, buradayız, Bodrum’da.. Sizi de bekleriz, ama Yokuşbaşı’nda köşeyi dönünce şaşırmayın: Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin. Sanma ki sen, geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler Akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler. Halikarnas Balıkçısı, Cevat Şakir Kabaağaçlı
YILLIK TECRÜBE
0 +
MUTLU HASTA
0 lerce
MUTLU DOĞUM HİKAYESİ
0 lerce
YILDIR BODRUM'DA
0 +

Randevu için telefon numaramız: +90 252 358 5588